Louis Pasteur Kimdir?

Louis Pasteur 27 Aralık 1822 de Fransanın dağılık Jura bölgesinde doğdu. Pasteur derslerinde başarısız bir öğrenciydi.  Lise yıllarında şarap yapımıyla ilgilenmeye başladı ve mayalanma da devreye giren bakterilerin büyük bir öneme sahip olduğunu farketti. 1846’da fen fakültesini bitirdi. Fen fakültesini bitirdikten sonra akademik kariyerine devam eden Pasteur, 1847’de fizik ve Kimya dalında doktora yaptı. Pasteur bu yıllarda kristal yapı ve optik etkinlik konularındaki çalışmalar yaparak ismini duyurmaya başlamıştı. 1848’de Strasburg Fen Fakültesi yardımcı kimya profesörü olarak göreve başladı. Göreve başladıktan kısa bir süre sonra üniversite rektörünün kızına aşık oldu. Açık sözlü olan Pasteur üniversite rektörüne kızıyla evlenmek istediğini işte şu satırları kağıda döktü:

“Saklamama gerek yok, tümüyle yoksul bir kimseyim. Tek varlığım sağlığım, yürekliliğim ve üniversitedeki işimdir… Geleceğim, şimdiki eğilimim değişmezse, kimyasal araştırmalara adanmış olacaktır. Çalışmalarımdan beklediğim sonucu alırsam, ilerde Paris’e yerleşmeyi düşünüyorum. İsteğimi olumlu bulursanız, resmi evlenme önerisi için babam hemen Strasburg’a gelecektir.”

İsteği olumlu karşılanan Pasteur 1849 yılında Marie Laurent ile evlendiler ve mutlu bir şekilde ilerlettikleri bu evlilikten tam olarak beş çocukları olmuştur. Ama bu beş çocuktan üç’ü mikrobik çocuk hastalıklarından dolayı ölürler. Pasteur’ün 20 yaşındaki oğlu 1870 yılında başlayan Fransa-Prusya Savaşına katılmıştır. 10 Mayıs 1871 tarihinde Fransızların yenilgisiyle son bulan bu savaşta oğlu Almanlara esir düşmüştür. Pasteur’un oğlunu bulmak için bir süre çalışmalarına ara vermiştir. Oğlunu bulmak için verdiği çaba sonuç vermiştir fakat oğlu ağır yaralı bir halde bulmuştur. Bu yüzden yıllar sonra Almanya tarafından verilen başarı madalyasını kabul etmemiştir.

Pasteur’un Çalışmaları ve Buluşları

1854 de Lille Fen Fakültesinde kimya profesörü olarak çalışmaya başladı.  1871 yılında kurulan bir laboratuvar da çalışmaya başladı. Bu laboratuvarda şarbon, tavuk kolerası, kuduz, bağışıklık mekanizması ve aşı hazırlama teknikleri üzerinde çalıştı.

Bakteriyolog olarak görev yaptığı süre boyunca tıbbın ilerlemesine büyük katkılarda bulundu.  Bazı doktor ve tıp alanında akademisyenler Pasteur’ün kimyager olduğu ve tıp alanında yetkili kişi olmadığı  için tepki gösterdiler. Hiç bir sese kulak asmayan Pasteur tepkilere rağmen çalışmalarına devam etti. Bakterilerin var olduklarını ve bunların hastalıklara yol açabileceği yolundaki düşüncelerin sürdürdü. Mayalanma olayında ve bulaşıcı hastalıklarda bakterilerin sorumlu olduğunu kanıtladı. Bu sayede şarap, süt, meyve suyu gibi sıvıların uzun süre bozulmadan saklana bileceğini buldu ve bu işleme kendi adını olan “pastörizasyon” ismini verdi. Bu yöntem sütü 63 derecede 30 dakika süreyle ısıtmak ve daha sonra sütü hızlı bir biçimde soğuttuktan sonra kapalı ve sterilize edilmiş şişelere koyarak uygulanıyordu. buna benzer bir yöntem günümüzde hala kullanılmaktadır.

Pasteur, hastalıkların önlenmesi için yaptığı çalışmalar sonucunda aşı yöntemini geliştirdi. Pastörizayon buluşundan sonra koyunları kitleler halinde telef eden “Şarbon” hastalığının aşısını buldu.

Şarbon hastalığının tedavisini bulduktan sonra “Kuduz” hastalığının tedavisiyle uğraşmaya başladı. Kuduz köpekler üzerine yaptığı çalışmaları daha güvenli hale getirmek için 1885 yılında eski bir imparatorluk şatosunu düzenledi ve Pasteur Enstitüsü kurulmasının ilk adımını atmış oldu. Kuduz hastalığı için geliştirdiği aşıyı ilk önce tavşanlar üzerinde denedi daha sonra  aşının Kuduz hastalığı üzerindeki etkisini araştırmak için 11 köpek ile deney yaptı.

 

6 Temmuz 1885 tarihinde kuduz bir köpek tarafından 14 yerinden ısırılmış olan 9 yaşındaki Joseph Lister  ismli bir çocuğa, 2 doktor şahitliğinde geliştirdiği kuduz aşısını nasılsa ölecek denilen çocuk üzerinde denedi. Çocuğun sağlık durumu iyi gitmeye başladı ve 3 ay sonra olumlu sonuç alındı. Joseph Lister adında ki küçük çocuk yıllar sonra Pasteur Enstitüsünde kapıcı olarak görev yapmıştır.    Bu başarı sayesinde Pasteur Kahraman ilan edildi olumlu sonuçlar sayesinde 1887 yılında Pasteur Enstitüsü’nü kurdu.

1910 yılında İstabulda ki köpekleri toplatan II. Abdülhamid, Hayırsız ada isimi verilen adaya yollatmıştır. II. Abdülhamit, Hüseyin Remzi beye verdiği emir ile Paris’te bulunan Pasteur Entitüsüne yolladı. Pasteur Enstitüsünde bir müddet çalışan Osmanlı heyeti bir yıl sonra İstanbul da Kuduz Hastahanesi açılmasını sağladı.

28 Eylül 1895’te 77 yaşında Fransa’da hayata gözlerini yumdu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir